Dr. Pınar Sarıyıldız
Dr. Pınar Sarıyıldız
instagram Facebook Youtube Linkedin WhatsApp

Yeni Nesil Zayıflama İlaçları: Saxenda, Ozempic ve Fonksiyonel Tıp Yaklaşımı

Bu yazı, Saxenda ve Ozempic gibi yeni nesil zayıflama ilaçlarının etki mekanizmalarını, medikal risklerini ve fonksiyonel tıp bakış açısıyla sürdürülebilir kilo yönetimi stratejilerini ele alır.

 

Zayıflama Arzusu ve Yeni Nesil Zayıflama İlaçları

Kilo verme arzusu, sadece estetik değil; sağlıkla doğrudan ilişkili, evrensel bir ihtiyaç haline geldi. Ancak bu ihtiyaca yönelik beklenti her geçen yıl daha da hızlanıyor. Artık birçok kişi “daha hızlı, daha zahmetsiz” yöntemlerin peşinde.

Tam da bu beklentinin ortasında, yeni nesil zayıflama ilaçları güçlü bir şekilde gündeme oturdu. Geleneksel diyet ve egzersizle kilo vermek sabır ve süreklilik isterken, bu ilaçlar daha kısa sürede daha belirgin sonuçlar sunuyor gibi görünüyor.

Özellikle Saxenda ve Ozempic gibi GLP-1 reseptör agonistleri sosyal medyada sıkça konuşuluyor, eczanelerde ise reçeteli veya reçetesiz şekilde temin edilmeye çalışılıyor. Ancak bu görünürlük, beraberinde büyük bir tehlikeyi de getiriyor: Tıbbi takip olmadan, kontrolsüz kullanım.

 

Yeni Nesil Zayıflama İlaçları: Saxenda, Ozempic ve Fonksiyonel Tıp Yaklaşımı

 

Yeni İlaçlar: Saxenda, Ozempic ve Diğer GLP-1 Agonistleri

Yeni nesil zayıflama ilaçlarının büyük bölümü, aslında ilk olarak diyabet tedavisi için geliştirilmiş olan GLP-1 reseptör agonistleri grubuna aittir. Bu ilaçlar, bağırsaklardan salgılanan GLP-1 hormonunun etkisini taklit ederek insülin salımını artırır, mide boşalmasını yavaşlatır ve beyindeki tokluk merkezini uyarır. Bu sayede hem kan şekeri regülasyonu sağlanır hem de iştah baskılanır.

Saxenda (liraglutid) ve Ozempic (semaglutid) bu grup içinde en çok bilinen iki ilaçtır.

  • Saxenda, FDA tarafından hem obezite hem de diyabet tedavisinde onay almış bir üründür.
  • Ozempic ise esas olarak tip 2 diyabet tedavisi için geliştirilmiş olsa da, kilo verme üzerindeki etkileri nedeniyle dikkat çekmektedir.

FDA Onaylı Kullanım Alanları:

Bu ilaçlar, vücut kitle indeksi (VKİ) 30’un üzerinde olan bireylerde veya VKİ’si 27'nin üzerinde olup hipertansiyon, dislipidemi gibi ek risk faktörleri bulunan bireylerde kullanılmak üzere onaylanmıştır. Ancak kullanım mutlaka hekim gözetiminde olmalıdır.

Türkiye’de Yasal Durum:

Saxenda Türkiye’de reçete ile temin edilebilen, ruhsatlı bir üründür. Ozempic ise resmi olarak sadece diyabet tedavisi için onaylıdır, fakat kilo verme amaçlı kullanımı yaygınlaşmıştır. Bu noktada önemli bir sorun ortaya çıkar: bazı bireyler Ozempic’i sosyal medya üzerinden duyarak, reçetesiz yollarla temin edip hekime danışmadan kullanmaktadır. Bu durum ciddi sağlık riskleri doğurabilir.

 

Popülerleşme ve El Altından Kullanım Gerçeği

GLP-1 agonistleri son yıllarda sadece kliniklerde değil, sosyal medya, forumlar ve arkadaş sohbetlerinde de sıkça duyulur hale geldi. Kilo verme konusundaki etkileri o kadar öne çıktı ki, artık bu ilaçlar yalnızca medikal tedavi seçenekleri olarak değil, adeta “mucizevi zayıflama enjeksiyonları” gibi görülmeye başlandı.

Dr. Pınar Sarıyıldız’ın da belirttiği gibi, özellikle Rus menşeili Ozempic benzeri ürünler, reçetesiz yollarla ve doktor takibi olmadan piyasada yaygın biçimde dolaşıyor. Bu ürünler çoğu zaman yasal denetimden uzak, içerikleri sorgulanamayan kaynaklardan temin ediliyor.

Ancak bu durum ciddi sağlık risklerini beraberinde getiriyor:

  • Takipsiz kullanım sonucu hipoglisemi (kan şekeri düşüklüğü), mide bulantısı, halsizlik gibi şikâyetler görülebilir.
  • Pankreatit (pankreas iltihabı) riski, özellikle yüksek doz veya kontrolsüz kullanımda artabilir.
  • Kas kaybı ve besin eksiklikleri, hızlı kilo kaybının istenmeyen yan etkileri arasında yer alır.
  • Ayrıca bu ilaçlar bazı kişilerde depresif ruh hali, motivasyon düşüklüğü gibi nöropsikolojik etkiler yaratabilir.

Kısacası: Zayıflama arzusuyla bu ilaçlara yönelmek anlaşılır olabilir, ancak uzman takibi olmadan ve el altından edinilen ürünlerle yapılan denemeler, bedensel ve ruhsal sağlığınızı tehlikeye atabilir.

 

Fonksiyonel Tıp Perspektifiyle Kilo Yönetimi

Fonksiyonel Tıp, kilo vermeyi sadece tartıdaki sayıyı azaltmak olarak görmez. Asıl hedef; metabolizmanın dengelenmesi, iltihabın azaltılması ve hormon sisteminin sağlıklı şekilde çalışmasını sağlamaktır. Çünkü gerçek, kalıcı ve sağlıklı kilo kaybı ancak bu temel sistemler düzenlendiğinde mümkün olur.

Neden sadece kilo değil, metabolizma, inflamasyon ve hormon dengesine odaklanmalıyız?

  • Kilo artışının altında genellikle insülin direnci, tiroid dengesizlikleri, kronik stres ya da bağırsak sağlığı bozuklukları gibi kompleks nedenler yatar.
  • Fonksiyonel Tıp bu nedenleri yüzeye çıkarır, sadece semptomları değil, kök sebepleri hedefler.
  • İltihaplı bir beden, yağ depolamaya eğilimlidir. Metabolik yangını söndürmeden verilen kilolar da genellikle geri alınır.

Hızlı değil sürdürülebilir kilo kaybı hedefi

Yeni nesil zayıflama ilaçlarıyla birkaç haftada ciddi kilo kaybı sağlanabilir. Ancak bu süreç, kas dokusunu ve suyu kaybettirirken yağ oranını koruyabilir. Oysa:

  • Fonksiyonel Tıp, kas kütlesini koruyarak, yağ yakımını destekleyerek kilo kaybını amaçlar.
  • Hedef, yalnızca zayıflamak değil; enerjik, dengede ve sağlıklı hissetmektir.
  • Bu süreçte beslenme, uyku, stres yönetimi ve hareket bir bütün olarak değerlendirilir.

→ “Zayıflamak istiyorum” diyen herkesin, aslında “dengeye dönmek istiyorum” dediğini fark etmek gerekir. Fonksiyonel Tıp işte tam bu dönüşümü destekler.

 

 

Kimler İçin Uygun? Kimler Kesinlikle Uzak Durmalı?

Yeni nesil kilo verme ilaçları her ne kadar etkili sonuçlar sunsa da, herkese uygun değildir. Bu ilaçlar yalnızca hekim gözetiminde, belirli sağlık koşullarını taşıyan kişiler için önerilmelidir.

Medikal gözetim zorunluluğu

  • GLP-1 agonistleri gibi ilaçlar, vücutta kan şekeri düzeni, tokluk hissi ve mide boşalması gibi birçok süreci etkiler.
  • Bu nedenle kullanımları sırasında kan şekeri düzeyi, karaciğer ve böbrek fonksiyonları, elektrolit dengesi gibi parametrelerin düzenli izlenmesi gerekir.
  • Rastgele veya “bir arkadaşımda işe yaramış” yaklaşımıyla kullanılmaları ciddi yan etkilere yol açabilir.

Kimler bu ilaçlardan kesinlikle uzak durmalı?

  • Hamileler ve emziren anneler: Bu grupta ilaçların güvenliği kesin olarak kanıtlanmamıştır.
  • Tip 1 diyabet hastaları: GLP-1 agonistleri bu grup için uygun değildir.
  • Pankreas veya safra kesesi hastalıkları geçmişi olanlar: Pankreatit riskinden dolayı dikkatli olunmalıdır.
  • 18 yaş altı bireyler: Büyüme ve gelişme süreçleri ilaçlardan olumsuz etkilenebilir.
  • Yeme bozukluğu geçmişi olanlar: Bu ilaçlar psikolojik riskleri artırabilir.

→ Her ilacın bir bağlamı vardır. Kimi zaman hayat kurtarıcı olabilir, kimi zaman ise tehlikeli. Bu ayrımı yapmak hekimin sorumluluğundadır.

 

 

İlaca Değil Kök Nedene Odaklanmak

Kilo vermeye çalışırken sıkça karşılaşılan bir yanılgı, çözümün yalnızca bir ilaçta, tek bir formülde veya güçlü bir iradede olduğuna inanmaktır. Oysa fazla kilo bir sonuçtur — altında yatan nedenleri görmeden yapılan her müdahale geçici olacaktır.

İrade değil, sistemsel iyileşme

  • Kilo problemi çoğu zaman yalnızca yeme alışkanlığıyla değil, hormonal düzensizlikler, insülin direnci, stres yükü, uyku bozuklukları, bağırsak mikrobiyomu ve kronik inflamasyon gibi birçok sistemik etkenle bağlantılıdır.
  • Bu yüzden çözüm de bireyin bütünsel biyolojisini gözeten bir iyileşme süreci olmalıdır.

“Mucize çözüm” yerine bedeni destekleyen akıllı planlar

  • Hiçbir ilaç, kişinin yaşam biçimini sürdürülebilir biçimde değiştirmediği sürece kalıcı sonuç vermez.
  • Fonksiyonel tıp yaklaşımı, yalnızca kilo vermeyi değil, bedenin neden kilo tuttuğunu anlamayı hedefler.
  • Bunun için de kişiye özel beslenme, uyku düzeni, hareket planı, stres yönetimi ve mikrobiyota destekleri bir araya getirilir.

→ Gerçek dönüşüm, dışarıdan alınan bir “yardımcı” ile değil, içeride yeniden kurulan dengeyle başlar.

 

Toplumsal Sorumluluk

Yeni nesil zayıflama ilaçları – özellikle GLP-1 agonistleri – modern tıbbın güçlü araçlarından biri olabilir. Ancak bu gücün kontrolsüz ve rehbersiz kullanımı hem birey hem toplum sağlığı için ciddi riskler doğurur.

  • Toplumda hızla yaygınlaşan reçetesiz kullanım, yanlış beklentiler ve yetersiz bilgilendirme nedeniyle metabolik dengeyi bozabilir, hatta geri dönüşsüz sağlık sorunlarına yol açabilir.
  • Sağlık profesyonelleri, bu alanda sadece tedavi sunan değil, aynı zamanda toplum sağlığını yönlendiren önemli aktörlerdir. Bilinçli reçeteleme, medikal takip ve sürdürülebilir yaşam tarzı önerileriyle ilacın etkisi ancak anlamlı hale gelir.
  • Fonksiyonel tıp, bu süreci destekleyici bir pusula sunar: hızlı çözümler yerine kök nedenlere inen, bireyi bütünüyle değerlendiren bir yaklaşım.

→ Zayıflama, yalnızca kilo kaybı değil, dönüşümün ve farkındalığın bir süreci olmalıdır.


Dr. Pınar Sarıyıldız

İç Hastalıkları Uzmanı

instagram Facebook Youtube Linkedin WhatsApp

Küçükbakkalköy Mah. Sarı Lale Sokak
Ulugöl Plaza No:1 İç Kapı No:10 Ataşehir, İstanbul

 

Pazartesi - Cumartesi : 08:30 - 18:30

Please publish modules in offcanvas position.